Midilli Adası’ndaki göçmenlere yardım ettiğiniz için 100 günü aşkın süre hapiste tutulan insan hakları gönüllüsü Sean Binder, CNN Türk’ten Hilken Doğaç Boran’ın sorularını yanıtladı.
ÖLÜME TERK EDİLEN MÜLTECİLERİ KURTARDI
Binder yargılanmadan hapiste tutulduğunun altını çizdi ve şu ifadeleri kullandı;
‘Çok ciddi suçlamalarla karşı karşıya kaldım. Yunan makamlar benim insan kaçakçılığına arabuluculuk yaptığımı, kara para akladığımı ve hatta casus olduğumu öne sürdü. Bu ciddi suçlamalardan dolayı 20 yıl hapis cezası riskiyle karşı karşıyayım. Aslındaysa yaptığım tek şey, boğulma riskiyle karşı karşıya olan yardımı muhtaç insanlara destek olmaktı.’
‘BANA YAPTIKLARI DİĞER GÖNÜLLÜLERİ KORKUTTU’
Yunanistan’da ‘insan kaçakçılığı’ ve ‘casusluk’ suçlamaları ile hakim karşısına çıkacak olan Binder şu değerlendirmede bulundu;
‘Bence bir adım geri atıp sözde Göç Krizi’ni gözden geçirmeliyiz. Krizin ilk döneminde Avrupa Birliği olması gerektiği gibi insan hakları ve hukukun üstünlüğü odaklı bir yaklaşım benimsedi. Örneğin denizdeki insanları kurtarmak için Mare Nastrum operasyonu düzenlendi. Ama sonra 2016’da bir değişim yaşandı. Bu durumu insani bir kriz yerine bir kaçakçılık krizi olarak görmeye başladık. Böylece Avrupa, yardıma muhtaç insanlara destek olanlara insan kaçakçılığı şüphesiyle yaklaşmaya başladı. Bu tabii ki gerçeği yansıtmıyor. Arama-Kurtarma operasyonlarının insan kaçakçılığına dolaylı yoldan katkıda bulunduğuna dair kanıt yok. Şimdiye kadar bu şekilde hakim karşısına çıkan tüm arama-kurtarma çalışanları da aklandı. Çünkü hukuk bu konuda çok net. Herkesin sığınma talep etme hakkı vardır. İnsanların yaşama hakkının korunması da zorunludur. İlk gözaltına alındığımız andan beri diğer arama-kurtarma gönüllüleri de korkmaya başladı. Benim gözaltına alınmam diğerleri üzerinde bir korku etkisi yarattı. Bu vaka benimle alakalı değil. Yardıma muhtaç insanlara destek olabilme ilkesiyle alakalı.’
‘Bu durum sizin başkalarına yardımcı olma sürecinizi nasıl etkileyecek? Sizi caydıracak mı?’ sorusuna Binder şu yanıtı verdi;
‘İnsanlar bana genelde şunu soruyor. “Zamanı geriye alabilsen aynı şeyleri yine yapar mıydın?” cevabım belli. Tabii ki yapardım. Çünkü ben hem ahlaken doğru olanı hem de yapılması gerekeni yaptım. Benim sorum şu: Bir trafik kazası hayal edin. Yerde yatan biri var ve yardımınıza ihtiyacı var. Önce ne yaparsınız? Nabzına mı yoksa pasaportuna mı bakarsınız? Eğer cevabınız bizim gibi “önce nabzına bakarım” ise,,, o zaman sizde benimle aynı suçu işlemişsiniz demektir. Yardıma muhtaç birine yardım etmenin yasa dışı olabileceğine dair tüm fikirleri net bir şekilde reddetmeliyiz.’
‘AB’NİN KORKU GÜDÜMÜNDEKİ POLİTİKALARINI AŞMALIYIZ’
Hala Ege ve Akdeniz’de mahsur kalan mültecilere yardım eden gönüllülere seslenen Binder ‘Gücünüz eksik olmasın’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti;
‘Bence bugün şahit olduğumuz korku güdümündeki Avrupa politikaları tarafından yönlendirilme-meliyiz. Bunlar bizi sınırlarımıza hapsetmeyi amaçlıyor. Ben Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’nde, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nde korumaya alınan değerlerle büyütüldüm.
Bunların hepsinde arama-kurtarma çalışanlarının görevi hem ahlaki olarak doğru hem de hukuki olarak gerekli kabul ediliyor.’
‘YUNANİSTAN VE AB YASALARA UYMALI’
Binder ‘Son olarak, sizin de belirttiğiniz gibi işlerin bu raddeye gelmesine yol açan karar alıcılara, siyasetçilere bir mesajınız var mı?’ sorusuna ise şu yanıtı verdi;
‘Karar alıcılarla yaptığım görüşmelerde bana safmışım ya da imkansızın peşinden koşuyormuşum muamelesi yapılıyor. Sanki içinde yaşadığımız siyasi gerçeklikle benim taleplerim örtüşmüyormuş gibi davranıyorlar. Bunu reddediyorum. Avrupa Birliği, Yunanistan ve diğerlerinden tek istediğim şey kendi lanet olası yasalarına uymaları.’
